30 Eylül 2012 Pazar

2. Blog Tur: Güneşin Kızları - Corban Addison



     İkinci blog turumuzda, Feniks Kitap'ın gözdelerinden biri olan 'Güneşin Kızları'nı incelemeye aldık.


     Oldukça dokunaklı bir hikayeye sahip olan bu kitap bizleri Hindistan'a götürüyor. Oradaki iki güzel insan ile tanıştırıyor. Bu iki kardeşin yaşadığı acı dolu olayları gözlerimizin önüne seriyor. Gerçek hayatında avukatlık yapan yazar Corban Addison'un ilk romanı Güneşin Kızları, yoğun kültürel bilgiler de içermesi açısından oldukça zengin bir kitap. Bu güzel ve anlamlı kitabı henüz okuma şansını bulamayanlar; bu blog turumuz tam sizlere göre o zaman...





KİTAP KÜNYESİ




Güneşin Kızları
Yazar: Corban Addison
Yayınevi: Feniks Kitap
Çevirmen: Arzu Altınanıt
Tür: Dram
Yayın Tarihi: Ocak 2011
Sayfa Sayısı: 464


     "Hem hikâyesiyle hem de verdiği mesaj itibariyle Addison inanılmaz güzellikte bir roman yazmış. Güneşin Kızları geniş bir okur kitlesiyle buluşmayı hak eden bir yapıt."
     John Grisham

     Tsunami, Hindistan'da yaşadıkları kasabalarını dünya üzerinden silip ailelerini de ellerinden aldığında Ahalya on yedi, Sita da henüz on beş yaşındaydı. Kimsesiz kalan iki kız kardeşin tek kurtuluşları okudukları yatılı okula ulaşabilmekti.
     İki kız kardeş Hindistan'da bunları yaşarken, çok uzakta, dünyanın diğer ucu Washington'da avukatlık yapan Thomas Clarke ise özel ve iş hayatıyla ilgili radikal kararlar alarak yeni bir hayat kurmanın eşiğindeydi.
     Yolculuklarında acının başka bir yüzüyle karşılaşan Ahalya ve Sita'nın kaderi akıl almaz bir şekilde Thomas'la kesişir. Güneşin Kızları yazgıya inat, umudun nefes kesici destansı bir öyküsü...


KİTAP TANITIM FİLMİ





SEVDİM


  • Hikaye; her ne kadar gerçeklere dayanan bir hikaye olması oldukça üzücü olsa da çok iyiydi.
  • Çok sürükleyiciydi. Kitabı iki oturuşta -işler-güçler arasında- bitirmemin en büyük nedenlerinden biri de budur.
  • İki kız kardeş: Beni o kadar etkiledi ki bu iki karakter. Gerçek hayatta tanışma fırsatım olsa koşar ikisine de sıkı sıkı sarılırdım.
  • Her ne kadar yeterince ilgi çekici bir hikayeye sahip olsalar da yazar, sadece iki kardeşe odaklanmamış. Öte yandan diğer bir baş karakter olan avukat ve onun eşi ile aralarındaki bağı da okuyor, onlara da ısınıyoruz.
  • Daha önce de söylediğim gibi kitap kültürel açıdan da oldukça bilgilendirici. Hindistan hakkında bilmediğim bir çok şey öğrendim.
  • Güzel bir sonla bitiyor.
  • Kapak resmi çok başarılı bence. Orjinal kapağa göre çok daha iyi.
  • Çeviri, çok küçük imla hataları dışında son derece iyiydi. Gayet akıcı bir dil ile çevrilmiş. Okurken hiçbir sıkıntı yaşamadım.


SEVMEDİM


Sanırım bu başlık altında yazacak pek bir şeyim yok. Kitabın biraz fazla sert olan baskısı dışında pek bir şikayetim olmadı. Bir de belki çok fazla yabancı kelime olması, okurken yordu beni. Ama aslında iyi tarafından da bakarsak bu yabancı kelimeler aynı zamanda kitaba farklı bir hava katıyor.


ALINTILAR

     Hikayeleri birçok bölüm, birçok aşamadan oluşuyordu. Bazıları makuldü; geri kalansa hata ve acı yumağıydı. Trajedi, ihanet, tutulmayan sözler, dile getirilmeyen ihtiyaçlar vardı ve kültürel fark asla tam olarak aşılmamıştı. Yaşam böyle değil miydi zaten? Sağlam bir zemin hiçbir uyarıda bulunmadan bir anda bataklığa dönüşebiliyordu. Dünya bir anda çıldırabiliyor, en akıllı insanlar bile delirebiliyordu.
     Ahalya, gözlerini yere dikerek onları duymazdan gelmeye çalıştı. Suchir onu çağırana kadar öyle bekledi. Sonra bir sirk hayvanı gibi ışıkların altında dikildi. Sumeera’nın yanındaki minderlerde iki müşteri oturuyordu. Biri orta yaşlı bir adamdı; öteki ise Ahalya’dan daha büyük olmayan bir oğlan. Adam heyecanlı bir tonla gençle konuşuyordu. Ahalya, onun söylediklerinden gencin onun oğlu olduğunu anladı. Oğlanın doğum günüydü. Ve Ahalya da hediyesi!
…Basamakların gıcırdadığı ve kapı kolunun döndüğü her an iki kardeş bir sürü anlamı tek bir bakışa sığdıran biçimde bakıyordu birbirine; Şimdi bizden ne istiyorlar?
…Karnının altındaki acı varlığının bir kısmıydı; aynı etrafındaki duvarlar, ayaklarının altındaki yer gibi.
“Korkuyorum.” Gürültü yüzünden Sita’nın söyledikleri zorlukla duyulabiliyordu.
Ahalya, Sita’nın en sevdiği takma ismini kullanarak, “Metin ol, Küçük Çiçek,” diye karşılık verdi. “Annem burada olsaydı o da aynı şeyleri söylerdi.”
“O duvarların arasına hapsedilmiş bir sürü kız olduğuna inanmak çok zor.”
“Binlercesi,” dedi Greer. “Bazıları henüz on iki, on üç yaşında.”
“Bir gün biri Rahibe Teresa’ya tüm dünyadaki sefaletle nasıl başa çıkıyorsunuz diye sormuş. Ne cevap vermiş, biliyor musun? ‘Gözünün önündekiyle uğraşıyorsun.’…”
“Geçmişe arzu, geleceğe arzu, aşk arzusu, aile arzusu. Hepsi. Bir beshya kendini her türlü duygusal yakınlıktan soyutlamalı ve kaderine razı olmalıdır. Burada asla mutlu olamazsınız. Ama mutsuz olmanız da gerekmez.”
“Burada her şey bir illüzyon.”
"Erkekler neden sürekli soru sorarlar?..."
"Kadınlar neden sürekli bulmaca gibi konuşurlar?"
"Çünkü aşk bir bulmacadır, tıpkı yaşam gibi."
Kötülük arttıkça iyiliğin gücü yetmez olur.
“İyi insanların hiçbir şey yapmadığı yerde galip gelen şeytandır.”
Güneşte yürüyoruz
Ve gölgelerimiz düşüyor
Zaman kadranına
Bize yaşam veren
Işığın verdiği isimlerle
“Gerçek dünya kadar büyük bir hayalet dünya var.”
“Yok, ağlama… yeni umutlar, yeni düşler, yeni yüzler;
Doğmamış yılların harcanmamış tüm güzellikleri
Yüreğinin yasa nasıl da ihanet ettiğini kanıtlayacak sana
Ve gözlerini gözyaşlarına sadakatsiz kılacak.”


BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?


  • Türkiye'de her 4 saatte, 1 çocuk istismara uğruyor.
  • Türkiye'de kız çocuklarının % 25'i, erkek çocukların % 15'i cinsel istismara uğruyor. İstismarcıların % 75'i evdeki aile bireyleri.
  • Türkiye'de cinsel istismar olaylarının % 90'ı adli makamlara yansımıyor. Mağdurların % 11'ini 0-5, % 15'ini 6-15, % 13'ünü 12-17, %1'ini 24-29 yaş arasındaki çocuklar ve gençler oluşturuyor.
  • Kadınların %31,7’si 18 yaşın altında, daha çocuk yaşta zorla evlendiriliyor.
  • 2008 yılı içerisinde Türk Ceza Kanunu’nun 103. (çocukların cinsel istismarı) ve 104. (çocukla rıza ile cinsel ilişki) maddeleri kapsamında toplam 6.448 sanık yargılandı ve bunların 2.621’i mahkumiyet ile sonuçlandı. Bu faillerin 2.200'ü yetişkindi. 
  • Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesi kapsamında (çocukların cinsel istismarı) açılan dava sayısı 2006'da 3464 iken bu sayı 2007'de 4646'ya ulaştı.
  • Çocuk tacizcileri AB'de hadım edilirken, Türkiye'de sadece ceza var.


KİTAP ÇEKİLİŞİ



Hediye edeceğim kitap aynı zamanda okuduğum kitap ama neredeyse sıfır, sayfaların üzerinde herhangi bir imza, yazı, çizik yok. Yorumunuzda ek olarak isim-soyad ve mail adresinizi yazarak çekilişe katılabilirsiniz. Çekiliş önümüzdeki Pazar günü sonuçlanacaktır. Bilginize...



TURA KATILAN DİĞER BLOGLAR


  1. Kitap Hayvanı'nın Günlüğü: Kitap Yorumu ve Hikâyenin Ardındaki Hikâye
  2. Kağıtkız: Ön Okuma & Kitap Çekilişi
  3. Kitab-ı Sevda: Kitap Yorumu ve Okuyucu Testi
  4. Zimlicious: Yazar Corban Addison'la röportaj
  5. Kitap Esintisi: Detaylı Kitap Yorumu
  6. Romancekolik: Kitap Yorumu
  7. Kitaplık Kedisi: Kitap Yorumu


BONUS: FİLM ÖNERİSİ

     Kitabı okuduktan sonra aklıma geldi; konuyu benzer bir şekilde çok güzel yansıtan bir film izlemiştim zamanında. Film gerçekten etkikeyici ve konu için güzel bir örnek. Kore Sinemasına karşı bir ön yargınız yoksa severek izleyebilirsiniz.


[ IMDB ] [ Divxplanet ]


VERDİĞİM PUAN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder