2 Aralık 2012 Pazar

4. ÜKG Blog Turu Part 1: FIRTINA BÜYÜCÜSÜ - Jim Butcher



| Ü.K.G Birliği |

Ütopik Kızların Günlüğü ekibi olarak,

Blog Turlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz...


Bu turumuzda İthaki Yayınları'nın bizim için seçtiği Urban Fantasy türündeki Dresden Dosyaları adlı seriyi konuk ediyoruz. Sevgili yayınevi çokca cömert davranıp üç kitabı birden bizlere gönderdiği için bizler de üç kitaba da ayrı ayrı tur hazırlamayı düşündük. Turlar bir hafta arayla olacaktır. Yani önümüzdeki hafta aynı gün ve aynı saatte ikinci kitabın turu gerçekleştirilecek. 


Yurt dışında serinin 14 kitabı yayınlanmış durumda. Puanlara bakılırsa da ilk kitaptan sonra gittikçe güzelleşiyor ve ilk kitap haricindeki diğer 13 kitabın puanlarına bakarsanız (Buraya tıklayıp, bakabilirsiniz.) 4 puan altında hiç bir sayı göremezsiniz. Ülkemizde henüz çok bilinen, popüler bir seri değil belki ama bu blog turumuzu güzelce bir inceleyin derim. Belki de tam aradığınız bir kitaptır. Belli mi olur? :)





KİTAP KÜNYESİ


Dresden Dosyaları / Dresden Files #1
Yazar: Jim Butcher
Yayınevi: İthaki Yayınları
Çevirmen: Ulaş Apak
Tür: Urban Fantasy, Paranormal
Yayın Tarihi: Haziran 2010
Sayfa Sayısı: 367
Goodreads Puanı: 3.99/5 (65,619 oylama)
Benim Puanım: Kurgu -> 4/5 + Karakter -> 2/5 = 3/5


Harry Dresden işinin en iyisiydi.

Eh, teknik olarak o işi yapan tek kişiydi. Dolayısıyla Chicago Emniyet Müdürlüğü fanilerin yaratıcılığını ya da kapasitesini aşan bir vakayla karşılaştığında cevaplar almak için onun kapısını çalıyordu. Çünkü günlük dünya aslında tuhaf ve büyülü şeylerle dolup taşıyordu ve bunların büyük bölümünün insanlarla arası iyi değildi. İşte Harry burada devreye giriyordu. Sorun çıkaran tuhaf şeyleri enselemek için bir büyücü gerekiyordu.

Tek bir sorun vardı. Harry tabiri caizse sinek avlıyordu. Bu yüzden polis kara büyüyle işlenmiş bir çifte cinayet vakası için ondan yardım isteyince Harry'nin gözlerinde dolar işaretleri belirdi. Ama kara büyünün olduğu yerde onu yapan bir kara büyücü de vardır. Ve o kara büyücü Harry'nin ismini biliyordu. Olaylar işte o noktada ilginçleşmeye başladı.

Büyü. İnsanı ölüme götürebilir.

Heyecan verici, iyi kurgulanmış, karmaşık, sürükleyici ve şaşırtacak kadar iyi bir ilk roman. - Chris Bunch

ORİJİNAL KAPAK


YORUMUM

HARRY DRESDEN - BÜYÜCÜ
Kayıp Eşyalar Bulunur. Paranormal Soruşturmalar.
Danışma. Tavsiye. Makul Fiyatlar.
Aşk İksirleri, Bitmez Tükenmez Servetler, Partile ya da
Diğer Eğlenceler İş Kapsamı Dışındadır.



     Kitabı okumadan önce Anita Blake'in erkek versiyonu gibi bir şey olacağını düşünüyordum. O yüzden de epey bir heyecanlıydım. Hatta o aralar izlediğim bir animasyon filmindeki karakterin (bknz. Leon Kennedy) Harry Dresden için harika bir model olduğunu düşünmüştüm. Kitabı okurken de Dresden'ı o şekilde düşünecektim. Ama ama... Olmadı. Yürümedi. Leon Kennedy'i başka kitaplarda arayacağım artık...

<3 Leon Kennedy from Resident Evil: Damnation (2012)


     Her neyse, Harry Dresden karakter olarak beni çok büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Ben daha böyle güçlü, kendine güvenen, sert kişiliğe sahip birini beklerken, tam tersi çıktı. Düşününce Anita'nın yanında süt çocuğu gibi kalıyor resmen. Allah'tan iyi espriler yapabiliyor. Kadınlara karşı da oldukça nazik. 18. yy. lordlarına taş çıkartacak kadar hatta. Eh, biraz da zeki aslında. Ama sevemedim işte, ne yapayım? :( Çok mu acımasızım yoksa?

     Baş karakteri sevemeyince kitabı okuma hevesim de azaldı. Biraz da yanlış bir zamanda okudum sanırım o yüzden bu değerlendirmelerim biraz abartılı olabilir. Ama kitabın kurgu bakımından oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim. Eğer devam kitaplarında Dresden, biraz daha maço bir kişiliğe bürünür, biraz kas yapar ve bir kaç kadınla (eveet, lütfen!) çıkarsa, yeni renkli karakterler gelecek olursa ve aksiyon çıtası biraz daha yükseltilirse tadından yenmez!

Benim ismim Harry Blackstone Copperfield Dresden. İsmimi söylerseniz riski size aittir. İşler tuhaflaştığında, geceleri size çarpan bir şey ışıkları yaktığında, başka hiç kimse size yardım edemediğinde beni arayın.
Numaram rehberde var.


ALINTILAR


Arabanın kapısı hala kilitli değildi. Emniyet kemerimi de bağlamamıştım, olur da kapıyı hızla açıp dışarı atlamam gerekir diye. Nasıl ileriyi düşündüğümü görüyor musunuz? Bu büyücü zekası ve paranoyasıdır.
"Harry Dresden," dedi, "tam anlamıyla çıldırtıcı bir adamsın." Gözlerini biraz daha kıstı. "Bir kere bile bluzumdan aşağıya bakmadın, değil mi?" diye beni suçladı.
Ale'imden bir yudum aldım ve elimle Mac'e ona da bir kupa doldurmasını işaret ettim. Öyle de yaptı. "Suçluyum."
"Şimdiye kadar çoğu erkek dengesini yitirirdi," diye şikayet etti. "Sahi senin kaybetmen için ne gerekiyor Dresden?"
"Kalbim ve zihnim temiz," dedim. "Beni doğru yoldan saptıramazsın."
Biz büyücülerin kurnaz olduğunu söylerler. Ama inanın bana, kadınlar hakkında hiç ama hiçbir şey bilmiyoruz.
Sık sık böyle zamanlarda sığınabileceğim hoş ve sosyal olarak kabul edilebilir bir hobim olmasını istemişimdir. Bilirsiniz, Sherlock Holmes gibi keman çalmak (yoksa viyola mıydı?) ya da Kaptan Nemo'nun Disney versiyonu gibi borulu orgda parmaklarını oynatmak gibi. Ama öyle bir hobim yok. Ben klasik bir bilgisayar delisinin büyücü versiyonuyum. O ya da bu biçimde büyü yapıyorum, o kadar işte. Gerçekten, bu sıralar kendime bir hayat edinmem gerek.
Bir vampiri ağlatmıştım. Harika. Kendimi gerçek bir süper kahraman gibi hissediyorum. Harry Dresden, canavarların kalplerini kıran kahraman.
Başım zonkluyordu ve ellerim titriyordu, ama merdivenden çalışma odama indim -ve seksen kilometre öteden birinin kalbini göğsünden sökmenin yöntemini araştırmaya başladım.
Kim demiş cuma akşamları eğlenceli bir şey yapmıyorum diye?
Çocuklar. Onları sevmemek mümkün değil. Ben çocuklara taparım. Biraz tuz, bir sıkım da limonla beraber harika giderler.
"Biraz buradan çıkmanın benim için anlamını önemsizleştiriyorsun Harry. Erkekliğime hakaret ediyorsun."
"Bob," dedim, "sen bir kafatasısın. Hakaret edilecek bir erkekliğin yok."
Gerçek hayatta sandalyeler, onları birbirine vurduğunuzda filmlerdeki gibi kırılmaz. Vurduğunuz kişi kırılır."
"Bütün evi öyle bir alev topuyla patlatırım ki, Hiroşima onun yanında mangal ateşi gibi kalır."
"Yalan söylüyorsan canım çıksın," dedim. Lanet olsun, bildiğim kadarıyla çıkıyordu da.
Durdum ve geriledim, sonra kendi etrafımda döndüm. O yönde de iki adam yavaşlayarak koşar adımdan yürümeye geçiyordu. Her ikisi de benim kadar uzun ve benden bir hayli ağırdı. Belli ki beni takip etmişlerdi ve sinirli görünüyorlardı. Biri hafifçe topallıyordu, diğeriyse saçını üç numara kestirmiş, bir tür saç jölesiyle dimdik şekillendirmişti. Kendimi yeniden liseye dönmüş, etrafım kabadayılık yapan futbol takımı oyuncularıyla çevrilmiş gibi hissettim.
Hiç gecenin bir yarısı, Michigan Gölü'nün kıyısında yıldızların altında, elinde yaklaşık on beş metre uzunluğunda bir kılıç olan, amansız görünüşlü bir adamın size yaklaştığı oldu mu? Olduysa bir profesyonelden yardım isteyin. Olmadıysa, o halde inanın bana, ödünüz kopuyor.
Bir oda dolusu ölümcül uyuşturucu. Kendi mekanındaki bir kötü büyücü. Ellerinde silah olan iki deli. Harekete geçirip patlatacak bir şey arayan çılgın bir büyü fırtınası. Ve daha önce kıl payı kurtulduğum akrebe benzeyen, film canavarı boyutlarına doğru hızla büyüyen yarım düzine akrep. Oyun bitimine bir dakikadan az kalmıştı ve takımın oyuncu değişikliği hakkı kalmamıştı.
Her şey göz önüne alındığında deplasmana gelmiş takım için kötü bir akşam gibi görünüyordu.
Çaresizlik insana olağanüstü yetiler kazandırır.
"Kendini kandırma Harry," dedim kendime. "Hala boku yemiş durumdasın."


TURA KATILAN DİĞER BLOGLAR


Kitap Yorumu ve Okuyucu Testi: Kitab-ı Sevda
Kitap Yorumu ve Daha Fazla Dresden! : Kitap Hayvanı'nın Günlüğü
Ön Okuma: Kağıt Kız
Yazar ile Röportaj: Zimlicious
Kitap Yorumu: Kitap Esintisi
Kitap Yorumu: Romancekolik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder