30 Haziran 2013 Pazar

12. ÜKG Blog Turu: KAYIP KIZ - Gillian Flynn | KİTAP YORUMU


BLOG TUR MENÜ

                        
29.06 | Kağıt Kız - Ön Okuma
29.06 | Yorumbaz - Okur Günlüğü + Polisiye Klişeleri
30.06 | Sevgili Kitap - Kitap Yorumu
30.06 | Zimlicious - Yazar Tanıtımı
01.07 | Romancekolik - Dreamcast
01.07 | Kitab-ı Sevda - Alıntılar
02.07 | Kitap Hayvanı'nın Günlüğü - Kitap Yorumu
02.07 | Kitap Esintisi - Gerilimin Kitap Halleri





KİTAP KÜNYESİ



Kayıp Kız / Gone Girl
Yazar: Gillian Flynn
Yayınevi: Artemis
Çevirmen: Uğur MEHTER
Tür: Polisiye, Gerilim, Gizem
Yayın Tarihi: Haziran 2013
Sayfa Sayısı: 600
Goodreads Puanı: 3.95/5 (275,813 oylama)
Goodreads || Kitapyurdu || D&R || OkuOku || ilknokta

ARKA KAPAK

Aşık olduğunzu insanı ne kadar tanıyabilirsiniz?

"Ne düşünüyorsun Amy?.. Evliliğimiz boyunca dile getirmesem bile, içten içe, sürekli sorduğum soru bu. Sanırım bu tür sorular tüm evliliklerin kaçınılmazı: Ne düşünüyorsun? Neler hissediyorsun? Sen kimsin? Bize ne oldu? Şimdi ne yapacağız?"

Evliliklerinin beşinci yıldönümü sabahında, karısı Amy aniden ortadan kaybolunca, Nick Dunne bu sorularla baş başa kalıyor. Polisin baş şüphelisi Nick. Amy'nin arkadaşları, kadının Nick'ten korktuğunu, bazı şeyleri ondan sır gibi sakladığını söylüyor. Nick'e göre bütün bunlar büyük bir yalan. Polis, Nick'in bilgisayarında tuhaf bilgilere rastlıyor. Dahası, biri, cep telefonundan ısrarla Nick'i arıyor. Asıl soru şu; Nick'in güzel karısına ne oldu? Peki, Amy'nin özenle paketleyip bıraktığı kutuda ne vardı? KAYIP KIZ'da evlilik, tam bir savaş sanatına dönüşüyor.

"Bıçak kadar keskin. Şaşırtıcı derecede sinsi. Akıl almaz bir oyun. Kayıp Kız, Gillian Flynn'den baş döndürücü bir roman. Gillian Flynn'in gerilim konusunda Patricia Highsmith'den geri kaldığını düşünüyorsanız, dantel gibi dokunmuş bu hikayenin ayrıntılarına bir daha göz atın. İlk okuduğunuzda yüreğinizin sıkışmasına neden olan şeyler, ikinci okuyuşunuzda tamamen farklı görünecek."
— Janet Maslin, The New York Times
"Alfred Hitchcock'u bile kıskandıracak, karşı konulmaz bir yaz gerilimi. İnsan psikolojisinin en karanlık kuytularına inen bu nefis gerilim romanı tüylerinizi diken diken edecek."
— People
“En yakın ilişkilerde bile ortaya çıkabilecek korkunç sırların doğasına dair katıksız bir gerilim. Kayıp Kız, ‘kim yaptı’ sorusunu sorduran bir dedektiflik romanı gibi başlıyor ama son sayfasına geldiğinizde, kimin kim olduğundan şüphe etmeye başlıyorsunuz.”
— Lev Grossman, Time
“Tek kelimeyle büyüleyici. Karanlık bir ironiye sahip, dehşete düşürüyor ve hatta bazen duygulandırıyor. Kitabı bitirdiğimde, hemen tekrar okumak istedim. Daha önce yayınlanan Keskin Şeyler ve Karanlık Yerler romanlarından sonra, Gillian Flynn hayranları, yazarın şimdiye kadarki bu en sürprizli ve tehlikeli romanıyla kendinden geçecek.”
— Michelle Weiner, Associated Press

YURTDIŞI KAPAKLARI



YORUMUM

     Klasikleri saymazsak okuma alışkanlığımı polisiye türündeki kitaplar ile kazandım diyebiliriz. Bu türde okuduğum ilk kitap, kütüphaneden rastgele seçtiğim bir polisiye kitabıydı: Nora Roberts'ın Nehrin Sonu adlı eseri. İlk kez uykusuz kalmayı göze aldığım ve sabahladığım kitap: Melekler ve Şeytanlar. Yarım bıraktığım ilk polisiye kitabı: Ejderha Dövmeli Kız... -şey, bir gün yeniden okuyacağım onu- Başlangıçta sevdiğim bir türdü ama okuduğum kitap sayısı artınca başka türdeki kitaplardan daha çok zevk aldığımı fark ettim. Ben bir 'fantastik-paranormal-distopya-romantik-tarihi-aşk' oburuyum. Okurken ilk tercihim bunlardan yana. Polisiye daha sonra geliyor. Arkalara attım onu. Ne yazık ki. Ama sonra bir kitap düşüyor elime. Ne kadar yanıldığımı fark ettiriyor bana. Diğer okuduğum kitaplar ne kadar basitmiş öyle diyorum; Çerezlik hepsi. Kitabı okurken düşündüğümü fark ediyorum, beyin hücrelerimin gerçekten çalıştığını. Geriliyorum. Terliyorum. Korkuyorum. Üzülüyorum. Ölüyorum da. En önemlisi de, farkına varıyorum. Daha çok polisiye okumalıyım diyorum. KAYIP KIZ'ın yan etkilerinden bahsediyorum... ;)

     Geçtiğimiz yıl ödüle fazlasıyla doyan bir kitap Kayıp Kız. Eh, ben de okumaya başlarken ister istemez beklentilerimi yüksek tuttum. 'Ya sevmezsem, ya yarım bırakmak istersem.' -cık, cık.. çok kötü bir alışkanlık bu Ezgi- 'Bir dakika, blog tur kitabı bu! Olmaz. Okumalısın, okuyacaksın işte o kadar!...' vb. şekillerde dürttüm kendimi, silkeledim şöyle bir ve başladım kitaba. Evet, ilk yüz sayfa biraz ağır geçmiş, hikayeye odaklanmam ve karakterleri anlamam -en azından anlamaya başlamam- uzun sürmüş olabilir. Peki ya sonrası? Sonrası çok hızlı oldu onu söyleyeyim öncelikle. Sayfalar kendiliğinden aktı, aktı, aktı... Sürükleniyordum. Sona doğru. Yemek yemeği bile unuttum ki bu oldukça zordur. -Bu başarıyı yakalayan kitapları bir kenara not etmeyi ve elde ettiğim verilerden yararlanarak bir yazı hazırlamayı planlıyorum.-

     Karı-koca olayları ve onları konu alan kitaplar bana oldukça itici gelir. Kitaba ön yargıyla başlamama neden olan maddelerden biri de buydu. Kitabı okuduktan sonra şöyle bir madde ekledim en sona: 'Bekarım, özgürüm, mutluyum. Çok şükür. Nokta.' Ciddi şekilde tırstım. Tırstığım şey aslında kitaptaki karakterlerden biri. Ya da ikisi mi demeliyim? Ya da olayın tümü mü? Ya benim de başıma gelirse? -...şeklinde uçtuğum da oldu- Bilmiyorum ama şunu söyleyebilirim: Fazla akıllı olanlardan sakın! Karşılaştığın zaman da arkana dön ve koş!

     Kitaptaki iki karakteri anlamaya çalışmaktan, zeka seviyelerini karşılaştırmaktan sonra her defasında dönüp 'bu yazarda da ne cevherler varmış, bu nasıl bir kurgu yarabbiiii!' diye molalar vererek bitirdim kitabı. Bitirdim dedim ama arada o kadar çok şey oldu ki. Söylemek istiyorum, içimi dökmek istiyorum. Bir başlarsam anlatmaya, kötü olur. Hem bu bir yorum, kitap özeti değil, öyle değil mi? 

     Kurgu olayına girmeme bile gerek yok. Kusursuzca dokunmuş her şey. Defalarca yanıldım: Katil o, kesin o! Aiy ne kötü bir insan bu, nefret ettim. Aaa! Ama nasıl yani? Kötü değilmiş ya bu. Suçsuzmuş yahu. Günahını aldım bak o kadar. Tamam, peki. O zaman katil şuradaki olsun! Ne? Ölmemiş mi? Yok artık! Hönk! Yazar bir yavaş git allasen! -_-

     Daha nelerden bahsedebilirim diye düşünüyorum... düşünüyorum... ÇEVİRİ! Orijinalinden bakmadım ama yazarın kendine özgü bir üslubu olduğu oldukça fark edilebilir derecede. Böyle kitapların çevirisi çok daha yorucu olsa gerek. Bence sevgili Uğur Mehter harika bir iş çıkarmış. Biri çıkıp da berbat bir çeviriydi derse -ki bazıları arada saçmalıyor böyle- düşer bayılırım. Gülmekten. Çeviri KU-SUR-SUZ-DU. Nokta.


     Kitaba bir gönderme yaparak sonlandırmak istiyorum yazımı:

SORU | Sen bir ÜKG kızısın -bu soru bana özel, kendimle konuşuyormuşum gibi düşünün ve üzerinize alınmayın lütfen- ve sıradaki blog tur kitabınız, Kayıp Kız. Kitabı tam şu anda bitirdin ve şoktasın. Çok geçmeden biri gelip sana ne düşündüğünü soruyor. Cevabın:

  • Dostum aklım şu an kullanım dışı, tüm devrelerim yanmış olabilir. Lütfen, şimdi git başımdan.
  • Beni iyi dinle. Bu yazar insan değil, çok tehlikeli bir yaratık. Kanıt mı istiyorsun? Al şu lanet olası kitabı oku.
  • Hayır, hayır. -başını deli gibi sağa sola çevirir- Seninle evlenmek istemiyorum tamam mı, benden uzak dur! -ve delirdi-
  • Ne düşündüğümü merak mı ediyorsun? Turun ikinci günü sahnedeyim. Bir zahmet...
  • Hepsi. Ve daha fazlasıııııııııı!

Cevap E. Kesinlikle E. :D


VERDİĞİM PUAN: 

ÇEKİLİŞ

Dikkat;
  • Tüm bloglardaki Rafflecopter uygulaması aynıdır. Tek bir blogtan giriş yapmanız yeterlidir.
  • Sadece Türkiye için geçerlidir.
  • Çekiliş sonuçlandıktan sonra kargoda kaybolan kitaplar konusunda bloggerlar hiçbir mesuliyet altında bırakılamaz, kitapları yayınevi temin etmektedir.
  • Çekiliş 6 Temmuz Cumartesi günü son bulacak, kazananlar gün içerisinde açıklanacaktır.
  • Kazanan kişilerin açık adres, telefon numarası ile gönderilen e-mail'e iki gün içinde cevap vermesi gerekiyor. Aksi halde çekiliş yenilenecektir.
a Rafflecopter giveaway
Katkılarından dolayı Artemis Yayınları'na teşekkür ederiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder