27 Temmuz 2013 Cumartesi

KİTAP YORUMU: Frigid (Kış Güneşi) - J.Lynn / Jennifer L. Armentrout


Herkese merhaba!
Biliyorum aranızda bana kızanlar, darılanlar var.
Uzun, upuzuuun bir süredir blog turları dışında yorum yazmadım.
Her defasında güzel bir kitap okuduğumda
'bunu kesinlikle blogumda yorumlamalıyım, harika bir kitap, herkes okumalı!!!' diyorum.
Ama devamını getiremiyorum.
Her defasında.
En sonunda dank etti, yeterin artııık dedim.
Otur şuraya, yaz şunu!
Ve...
yazdım.
Belki tam istediğim gibi olmadı.
Ama en azından kitap hakkında üç beş kelime etmiş oldum.
İçim ferahladı, vicdanım rahat.
Artık huzur içinde ölebilirim.


%85 ihtimalle DEX Plus imzasıyla okuyacağımız, Jennifer'ın piyasadaki en son kitabı, Frigid'i yorumladım sizin için. Sanırım bu kitap hakkında henüz kimse bir şey yazmamış. Okuyan da pek yok galiba. Ben de aslında başta okumaya niyetli değildim ama okudum işte. İyi ki de okumuşum hani. Çok tatlı bir kitaptı. Hikaye kış ayında geçtiğinden midir nedir okurken ayrı keyif aldım, böyle aklımda karı canlandırıp soğuk havayı özlemle andım ama gelmedi filan falan.

Neyse, umarım beğenirsiniz ve cici cici yorumlar yaparsınız da
ben de daha sık yorum hazırlarım sizi için. ;D



FRIGID by Jennifer L. Armentrout/J.Lynn

     Yirmi iki yaşındaki Sydney için Kyler'a aşık olmak yeni bir şey değildi. Kyler onu parkta ittiğinden ve Syd ona çamur pastası yedirdiğinden beri en iyi arkadaştılar. Ancak yıllar içinde, ona aşık olmuştu, ölesiye. Peki bunda sorun neredeydi? Kyler bir erkek fahişeydi. Bir kaç geceden uzun süre bir kızla kalmıyordu ve Sydney ona olan aşkını ilan ederek üniversitedeki son yılı tehlikeye atmak istemiyordu.

     Kyler, Syd'e ulaşmasının imkansız olduğunu düşünüyordu. O mükemmel ve her şeydi. Ancak ona olan hislerini her zaman gizlemiş ya da başka bir dişiye yöneltilmişti. Sonuçta Kyler her zaman yanlış taraftaki fakir oğlan olacaktı ve Syd asla ulaşamayacağı kızdı.

     Lüks kayak tatilinde, büyük kar fırtınası yüzünden tutsak kaldıklarında, birbirlerine karşı duydukları ateşli hislerin yüzeye çıkması için onları engelleyecek hiçbir şey yoktu. Arkadaşlıkları çekime direnebilir miydi? Daha da önemlisi, hayatta kalabilecekler miydi? Çünkü kar düştüğünde, birisi onları izliyordu. Kayak gezisi birden fazla açıdan hayatlarını değiştirebilirdi.
Çeviri: Kitab-ı Sevda

YORUM


     Sydney ve Kyler küçüklükten beri birbirlerinin en iyi arkadaşıdır. Yalnız Sydney Kyler'a karşı arkadaşlıktan çok daha öte duygular beslemektedir. Duygularını ona açamaz çünkü Kyler'ın ona asla o gözle bakamayacağını, her gün birlikte olduğu o kızlardan biri olamayacağını düşünmektedir.

"Girls were like flavors to him and I wasn't one he wanted to taste."

     Üniversitedeki son yıllarında, kış sonu tatili için her yıl arkadaşlarıyla birlikte toplandıkları kayak merkezine gitmek üzere yola koyulurlar. Yalnız çıkan fırtına dolayısıyla yollar kapanır ve Kyler ve Sydney dışında kimse oraya ulaşamaz. Eh, buradan sonrasını tahmin etmek çok da zor değil sanırım. :D




     Sydney, siyah uzun gür saçları, kocaman masmavi gözleri ve minyon bedeniyle tasvir edilmiş. Kyler onun yanında epey uzun ve iri kalıyor. Kahve rengi saçlarıyla aynı tondaki gözleri ve güldüğünde yüzünden başka bir yere bakmak istememenize sebep olacak denli derin gamzeleriyle birlikte oldukça çekici bir görüntüsü var ki bunu çevresindeki kız sayısından da anlamak mümkün zaten.

     Sydney'in geçmişte yalnızca bir tek ilişkisi olmuş o da çok kötü bir şekilde sonlanmış ve kendisine olan güveninin önemli bir kısmını da yok etmiş. Kyler'ın olan biten her şeyden haberi var. Belki de bu yüzden çevresindeki her erkeğe kötü gözle bakıyor. Sydney'e karşı biraz fazla korumacı. Ona göre o, dünyadaki en iyi kız. Kimsenin onu hakedemeyeceğini düşünüyor (buna kendisi de dahil) ve bunu her defasında dile getiriyor: 'Sen daha iyilerine layiksin.'



     Kitabın büyük kısmı tatil merkezinde, bu süre içerisinde çoğunlukla mahsur kaldıkları evde geçiyor. İşler hiç düşünmedikleri bir şekilde ilerliyor ve kendilerini arkadaşlıktan oldukça öte bir durumda buluyorlar. Çok fazla detay vermek istemiyorum okuma şevkiniz kırılmasın diye ama gerçekten çok tatlı, sımsıcak bir hikayeydi. Kısa bir kitap. Mesela ben akşam, yemekten sonra başlamıştım, gecenin ilerleyen saatlerinde pat diye bitmişti. Ki iç sesimle, tane tane okurum ben hep kitapları. Özellikle de orijinal dilde okuyorsam. Çok çabuk ama tadında bitti. Seri de değilmiş. Daha ne olsun. Tam çerezlik! Kahvenizi alın, mekanınıza yayılın ve satırlara gömülün~

AZICIK, MİNİCİK, BİRAZCIK DAHA GEVEZELİK YAPMAK İSTİYORUM İZNİNİZLE

     Jennifer benim için gerçekten çok başarılı bir yazar. Hem çok sık hem de harika yazıyor. Hızına yetişilmiyor. Ne yazsa okurum dediğim yazarlardan kendisi. Tarzını çok seviyorum. Karakterlerine tapıyorum. Özellikle şu muhteşem erkek karakterlerini yaratmada üstüne yok. Gerçi ben daha çok bad boy karakterlerinin hastasıyım - bkz. Seth, Daemon ve aileye en son katılan Hunter gibi -  ama Wait for You'daki Cam ve en son okuduğum Frigid'deki Kyler'ın da diğerlerinden eksik kalır yanı yoktu hani. Her bir kitapta bu karakterlere sırasıyla vurulmamak mümkün değil.


Yeri gelmişken favori karakter listemi de ekleyip yazıyı sonlandırayım:
  1. Seth: Herşeye rağmen gene bir numara! Biliyorum o seriden ya sağ çıkmayacak ya da Alex'ten yana boynu bükük olacak. Bu yüzden yazar onun için bir yan seri çıkarsın diye her seferinde dua ediyorum. Lütfen, lütfen, lütfennn!
  2. Daemon: Açıklama yapmama gerek var mı? :D
  3. Hunter: Daemon'ın daha olgun ve biraz daha böyle suratsız halini düşünün. Gölge kadar siyah. Tehlikenin adı, Hunter! Uhuu~
  4. Aiden: İlk göz ağrım. Çok sevmiştim. Seth gelmeden önceydi. Tahtını çoktan kaptırdı. Ama Alex'i kaptı o zaten, onunla yetinsin.
  5. Kyler: Kitaptaki kötü çocuk halleri biraz daha fazla olsaydı keşke. Çok yakıştırmıştım halbuki. Yazık oldu. :/ Bunların hepsi aşık olunca fosluyor.
  6. Cam: Cam'i aslında listeye katmamam gerekirdi çünkü kendisi hakkında tek hatırladığım şey yumurta, tava ve bir de kaplumbağa... Kaplumbağa idi sanırım?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder