4 Kasım 2012 Pazar

3. ÜKG Blog Turu: BAZI KIZLAR ISIRIR - Chloe Neill


Türkiye'nin ilk Blog Turu

Ütopik Kızların Günlüğü

| Ü.K.G Birliği |

sunar...


3. Blog Turumuzun konuğu, Optimum Kitap'ın fantastik türündeki Chicago Vampirleri serisinin ilk kitabı 'Bazı Kızlar Isırır'.


KİTAP KÜNYESİ





Yazar: Chloe Neill
Yayınevi: Optimum Kitap
Kitap Çevirmen: Esra Gül Coşkun
Tür: Fantastik, Paranormal
Yayın Tarihi: 2012
Sayfa Sayısı: 408


Beni öldürdüler. Beni iyileştirdiler. Beni dönüştürdüler.

Doğru tabii, bir yüksek lisans öğrencisinin hayatı tam anlamıyla göz kamaştırıcı olamazdı ama sonuçta o benim hayatımdı işte. Ve Chicago vampirleri dünyaya varlıklarını açıklayana, ardından serseri bir vampir bana saldırana kadar gayet de iyi gidiyordu. Ama o serseri, kanımdan sadece bir yudum almıştı ki başka bir kan emici geldi ve onu korkutup kaçırdı. Ve bu yeni gelen, hayatımı kurtarmanın en iyi yolunun, beni yaşayan bir ölüye çevirmek olduğuna karar verdi.

Sonradan öğrendim ki, beni kurtaran kişi Cadogan Evi'ndeki vampirlerin lideriymiş. Artık tez araştırmamı, Kenwood'da bulunan ve Ethan Sullivan'ın boyunduruğu altındaki vampirlerle dolu bir malikâneye nasıl ayak uydurulacağı üzerine yapıyordum. Tabii ki uzun boylu, yeşil gözlü, dört yüz yaşında bir vampir olarak yüzyılların kazandırdığı cazibeye de sahipti Sullivan ama ne yazık ki benim sadakatimi ve hizmetimi de bekliyordu. Gerçek buydu...

Fakat gelişmekte olan güçlerim (birdenbire bazı silahlara şaşırtıcı derecede yatkınlığım olduğunu öğrenmem), rahatsız edici bir güneş ışığı alerjisi ve Ethan'ın tutumu endişelerim arasında son sıradalardı. Biri hâlâ beni öldürmek istiyordu. Bu beni ısıran Serseri vampir mi yoksa rakip evlerden bir vampir miydi? Ya da meşale taşıyanlar vampir çetesinden biri miydi?

Chicago'nun gece hayatına kabul edilmem bir savaşın belki de ilk kıvılcımı olacaktı. Ve birilerinin kanı dökülecekti.

ORİJİNAL KAPAK


YORUMUM

Merit, 28. yaş gününe bir kaç hafta kala, yüksek lisansını yaptığı üniversitenin bahçesinde uğradığı vahşi saldırı sonrası kendini pahalı giysiler içinde bir limuzinde oturur halde bulur. Buraya nasıl geldiğini ve diğer ayrıntıları tam olarak hatırlayamasa da tek bir şeyden emindir: O artık bir vampir.

Dünya sekiz ay öncesine kadar vampirlerin varlığından bile haberdar değilken şimdi durum çok farklı. Üstüne başıboş, isyankar vampirler insanlara saldırmaya ve cinayetler işlemeye başlıyorlar. Merit de bu cinayetlerin bir parçası ama o ölmeden vampire dönüştürülerek kurtarılıyor. Kurtarıcısı ise Cadogan'ın vampir lideri, yakıcı yeşil gözlere sahip Ethan Sullivan. Merit'in artık Ethan'ın liderliğindeki Cadogan Evi'nde yeni bir hayata başlaması gerekiyor. Yalnız önemli bir ayrıntı var. Merit sıradan bir vampir değil... Bunu bilen Ethan ise ondan tüm sadakatini isteyecek. Peki Merit'in seçimi ne olacak?


Konu hakkında üstte yazdıklarım dışında daha fazla ve önemli bir spoiler vermeyeceğimden
emin olarak yazıyı okumaya devam edebilirsiniz. Söz veriyorum dikkatli olacağım! :)


Kitabı yatağımda hasta bir halde, burnumdaki mendil eşliğinde okudum. Öğleden sonra başladım ve gün bitmeden bitirdim. Soluksuz okudum derdim ama burnum tıkalıyken bu oldukça imkansız olurdu. Yine de çok ama çok beğendim ben. Açıkçası bu kadar iyi bir kitap beklemiyordum. Bu yönden de beni şaşırtan bir kitap oldu.

Her yönüyle eğlenceli bir kitap bir kere. Çok renkli karakterler var. Bir çok yerde güldüm. Ayrıca bir aşk üçgeni -hatta dörtgen diyelim biz ona- de var karakterler arasında ve bu benim en çok sevdiğim şeylerden biri.İşin içine kıskançlık da girdi mi keyfime diyecek yok.

Merit karakterini başlarda biraz yetersiz bulmuştum ama vampir özellikleri yavaş yavaş ortaya çıktıkça kız bambaşka bir şeye dönüştü. Ethan hakkında ise en ufak bir şikayetim olmadı. Belki bazı haksız davranışlarda bulunmuş olabilir. Ve anormal derecede kendini beğenmiş bir tip aynı zamanda...

Bazı Kızlar Isırır'da yalnızca vampirler yok. Mesela Merit'in ev arkadaşı bir büyücü -cadı,sihirbaz-. Sonra şekil değiştiriciler var. Periler. Hatta İblisler ve Troller de geçiyordu ama bu türdeki herhangi bir örnek ile karşılaşmıyoruz birinci kitapta.

Kitapta her ne kadar başıboş, isyankar vampirler kötü taraf olarak düşünülse de asıl en kötü karakterimiz bir lider vampir. Celina, diğer adıyla Vampirella'nın amacı vampirleri uzun bir uykudan sonra hakettiği üzere insanlığın ve tüm dünyanın gücünü kendi ellerine almak ve kendi ırkının çıkarları doğrultusunda yönetmek.

Her neyse, kitaptaki vampirlerin özelliklerinden biraz bahsetmek istiyorum. Genelde hep bildiğimiz şeyler aslında ama bir kaç farklı detay var;

  • Gündüzleri güneş ışığından dolayı yorgun oluyorlar ve bu yüzden güneş batana kadar uyuyorlar. Uyku dışındaki tüm faaliyetleri, güneş battıktan sonrasına kalıyor.
  • Ayrıca güneş ışığına çıkamazlar. Aksi halde küle dönüşürler. Ufak bir ışık parçası bile tenlerinin kızarmasına neden oluyor. Ama tekrar karanlığa geçtiklerinde çabucak iyileşiyorlar.
  • Normal şekilde beslenebiliyorlar fakat kan içmezlerse de ölürler. Sağlıkları açısından düzenli bir şekilde kan ile beslenmeleri gerek.
  • İnsanlardan daha hızlılar, daha güçlüler ve daha akıllılar. Birbirlerinden beslenebiliyorlar ve bu onlar için son derece  zevkli bir beslenme şekli.
  • Lider vampirlerin kanı çok daha değerli olduğundan her vampir bu kandan beslenemiyor.
  • Aralarında bir bağ oluşan vampirler birbirleriyle sessiz iletişim kurabiliyor.
  • Evlerin kapısından ev sahiplerinden buyur almadan geçemiyorlar. (bundan tam emin değilim ama)
  • Kitapta sayısı 12 olarak belirtilmiş vampir evleri mevcut. Her bir ev bir ırka ait ve her ırkın bir lideri ve kendine özgü bir takım özellikleri var.Cadogan, Navarre ve Grey, bu kitapta geçen evlerden sadece üçü.
  • Bu evlerinde yaşayanlar liderlerine son derece bağlı. Hatta liderlerine "Hükümdarım" diye sesleniyorlar.
  • Her evin senede belli bir sayıda yeni üye alma hakkı var. Üye alımlarını yani vampire dönüştürme işini liderler gerçekleştiriyor. Merit Cadogan Evi'nin sene içindeki son üyesi ve Ethan'ın dönüştürdüğü son vampir.
  • Vampirlerin bir başka özelliği ise kana susadıklarında ya da şehvetli anlarda gözlerinin gümüş renge dönüşmesi. Merit de bu konuda çok sorun yaşıyor.

Kitabı çok sevdim. Kesinlikle seriye devam edeceğim. Ayrıca yayınevinden güzel bir haber geldi biliyorsunuz: serinin ikinci kitabı, Gece Yarısı Isırıkları'nın Kasım ayı içerisinde çıkması bekleniyor. Ben sabırsızlıkla bekliyorum. Bir an önce okumak istiyorum. Umuyorum ki o da en az ilk kitap kadar karanlık, gizemli, sürükleyici, merak uyandırıcı ve seksi olacak!

Evet, kitap hakkında anlatacaklarım bu kadar. Kitap hakkında biraz da olsa merakınızı uyandırabildiysem ne mutlu! Şimdi en altta belirttiğim linklerden tura katılan diğer bloglara ulaşabilirsiniz. Ayrıca aşağıda verdiğim alıntılara da bir göz atmayı unutmayın. Oldukça eğlenceli alıntılar var aralarında... :)

ALINTILAR

     Kan istiyordum ve bunu ondan istiyordum.
     Bakışlarımız kesişti. O bana baktı dikkatle, ben de ona.
     Sırtımdan yukarı doğru bir ürperti yürüdü, tam olarak algılayamadığım bir şeyin tüyler ürperten önsezisiydi bu. Vampirlerin kesinlikle bir çeşit örümcek sezileri vardı ve benimki alevler yayıyordu etrafa. Donanma İskelesi'nde 4 Temmuz kutlamaları için atılan havai fişekleri bile kıskandıracak, devasa, coşkun alevlerdi bunlar.
     "...Ben şimdi kimim ki?"
     "Sen Merit'sin" dedi, sesindeki inanç kalbimi yumuşatmıştı. "Ama Merit 2.0 sürümü gibi bir şey. Ve şunu söylemek zorundayım ki o telefon görüşmesini saymazsak bu Sullivan her konuda ucuza kaçmıyor. Şu ayakkabılar Jimmy Choo ve bu elbise podyumlara yaraşır nitelikte." Diliyle garip sesler çıkardı. "Seni kendi şahsi modeli gibi giydirmiş. Ve dürüst olmak gerekirse çok iyi görünüyorsun Mer."
     "...Uzun boylusun, akıllısın ve tatlısın. Vücudunun yüzde sekseni bacak zaten." Başını yana yatırıp bacaklarıma baktı. "Bunlar yüzünden senden biraz nefret ediyorum."
     "Senin de memelerin daha iyi ama." dedim ben de.
     Yaklaşık bir doksanlık boyuyla bir yüzücü gibi uzundu ve yağsız bir vücudu vardı: ince bir bel, geniş omuzlar ve uzun bacaklar. Altın renkli, düz saçları omuzlarına geliyordu. Keskin hatlara sahip bir yüzü -çıkık elmacık kemikleri, sivri bir çene, sert bir yüz ifadesi, anlatmakla bitirilemeyecek dudakları- vardı. Vücuduna kalıp gibi oturan siyah bir takım elbise giymişti ve ceketinin altında en üst düğmesini açık bırakıp kravatsız giydiği bembeyaz bir gömlek vardı.
     "Beckham'dan daha tatlı." dedi Mallory fısıltıyla, nefesi kesilmişti. "Tanrım!"
     "Hoşuna gitsin ya da gitmesin, hayatın değişti. Kim olduğun gerçeğini kabullenmen gerek."
     "Kim olduğumu biliyorum." dedim ona.
     Altın rengi kaşlarından birini kaldırdı. "Geçmişte kim olduğunu biliyordun. Bense şu an senin kim olduğunu biliyorum Merit ve olacağın kişiyi de."
     "Ne olacakmışım?"
     Sakin yüzünden tamamen kendine güven okunuyordu. "Benim. Benim vampirim. Benim halkımın bir üyesi."
     "Merit? İyi misin?"
     "Az önce üç poşet kan içtim."
...
     "Evet, görüyorum. Nasıl hissediyorsun?"
     Kıkırdadım. "Sanırım iyi."
     Tekrar kıkırdadım. "Yoo."
     Gözleri fal taşı gibi açıldı. "Sarhoş musun sen?"
     "Kandan mı? Hayır." Bu fikri elimle savuşturdum. "Benim için anne sütü gibi bir şey bu."
     "Mallory!" Catcher'in sesi aşağıya gümbür gümbür geliyordu.
     Mallory ağzını dümdüz bir çizgi haline getirip beni mutfağa doğru yürütmeye başladı. "Boş ver onu." dedi. "Hıyarcıklı veba gibi, eğer biraz beklersen kendiliğinden gidiyor."
     "Mallory! Daha bitirmedin! Çabuk buraya gel!"
     Yukarı, merdivenlere doğru baktım. "Onu yatağına kelepçelenmiş bir halde falan bırakmadın, değil mi?"
     "Tanrım, hayır." Tam yavaş yavaş rahatlıyordum ki şunları söyledi: "Yatağımın başlığı tek parça ahşap. Kelepçeleri takabileceğim bir yer yok ki."
     "Baylar, sizlere Cadogan Evi'nin en yeni üyesi, Chicago'nun en akıllı vampiri Merit'i takdim ediyorum."
     Beni "Chicago'nun en seksi vampiri" diye çağırmamasından dolayı hayal kırıklığına uğramıştım ama boş verdim ve işaret edince ileri çıktım. Jeff ve Catcher kanepede oturuyorlardı ve Jeff ben oturma odasına adımımı attığımda neredeyse oturduğu yerden fırladı.
     "Vay, vay!" diye bağırdı. "Yenebilecek kadar güzel görünüyorsun!"
     Mallory'e yan yan baktım. "Test dediğin bu muydu? Jeff göğüsleri olan her şeyin güzel göründüğünü düşünür."
     "Jeff, hangi hayvana dönüşüyorsun şekil değiştirdiğinde?"
     Jeff ve Catcher bakıştılar; öyle bir bakışmaydı ki bu, bir kez daha bu doğaüstü konular hakkında gaf yaptığımı tahmin etmiştim. ...
     "Yine yanlış soruyu mu sordum?" dedim, tostumdan bir ısırık daha alırken; sosyal hayattaki beceriksizliğimin iştahımı etkilemediği açıktı.
     "Bir şekil değiştirene hangi hayvana dönüştüğünü sormak ondan, bir cetvel çıkarıp aletini ölçmesini istemek gibidir." dedi Catcher.
     O an tostum soluk boruma takıldı. Nefesim kesildi, tekrar düzelebilmek için portakal suyumun yarısını içmek zorunda kaldım. "İyiyim." dedim endişelenen Mallory'e. "İyiyim ben." Utangaç bir gülümsemeyle Jeff'e baktım. "Özür dilerim."
     Gözlerinin içi gülerek baktı bana. "Ah, kırılmadım. Sana gösterebilirim bunu. Bence oldukça memnun da olursun."
     Elimi kaldırdım. "Hayır."
     "Beni tuzağa düşürdün!" diyerek suçladım onu.
     Dudakları yüzümden sadece birkaç santim uzakken çapkınca gülümsedi. "Çok kolay oldu." Kıvrandım ama beni mindere daha fazla bastırıp bacaklarımın arasına dizlerinden birini koydu. "Yeni Üye, bunun tam olarak nereye gideceğini tahmin ediyorsundur."
     Öfkeyle hırladım.
     En azından kendime bunun öfke yüzünden olduğunu söyledim; onun keten, pamuk, sabun karışımına sahip harika kokusuyla alakası olmadığını. Vücut ağırlığının benim vücuduma tamamen doğal gelmesiyle de bir ilgisi yoktu, sanki bir araya gelmiş vücutlarımız bir halka oluşturmuştu, böylelikle uyuşturucu bir sıcaklık göğsümden akıp geçmişti.
     Ethan birden başını kaldırdı ve birkaç santimlik arada bakışlarımız kesişti. Birden nefesi kesildi, gözleri griye döndü.
Suratımdan geçen iğrenme ifadesini görmüş olmalıydı, gözleri yeniden çabucak yeşile döndü. Ama bakışlarını kaçırmadı. Bunun yerine bir elini Amber'in kalçasına koyup dengesini sağladı ve gözleri hala gözlerimdeyken kanını içti.

VERDİĞİM PUAN


TURA KATILAN DİĞER BLOGLAR


Kitap Yorumu ve Okuyucu Testi: Kitab-ı Sevda
Kitap Yorumu ve Tanıtımı: Kitap Hayvanı'nın Günlüğü
Kitap Çekilişi: Kağıt Kız
Yazar Hakkında Bilgi: Zimlicious
Kitap Yorumu ve Çekiliş: Kitap Esintisi
Ön Okuma: Romancekolik
Kitap Çekilişi: Kitaplık Kedisi




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder