1 Kasım 2013 Cuma

KİTAP YORUMU: YIKILAN KRALLIKLAR - Morgan Rhodes



KİTAP KÜNYESİ


Özgün Adı: Falling Kingdoms
Yazar: Morgan Rhodes (Michelle Rowen)
Seri: Yıkılan Krallıklar #1/4
Çeviri: Taylan Taftaf 
Yayın Tarihi: 2012
Tür: Epik-Fantastik, Genç Yetişkin, Sihir, Aşk
Goodreads Puanı: 3.82 (3,800+ oylama)
Sayfa Sayısı: 442


ARKA KAPAK 
Prenses: Lüks bir dünyada şımartılarak büyütülmüş Cleo, uzun zaman önce yeryüzünden silinip gittiği düşünülen büyünün peşinde, zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmak zorunda.

Asi: Haksızlıklar yüzünden öfkeden deliye dönen Jonas, ülkesinin sefalet içinde kalmasına neden olan baskıya karşı ayaklanıyor ve hiç tahmin etmediği bir görev üstleniyor.

Büyücü: Kraliyet ailesinin bir ferdi olan Lucia, geçmişi hakkındaki gerçeği ve sahip olacağı kehanet edilen doğaüstü gücünü keşfediyor.

Veliaht: Şiddetle büyüyen ve fetih için eğitilen, kralın ilk çocuğu Magnus, yüreğin kılıçtan daha keskin olabileceğini anlıyor.

Mitikanın üç krallığında da büyü uzun zaman önce unutulmuştu. Şimdi, barışın hüküm sürdüğü yılların ardından, ölümcül bir huzursuzluk içten içe, bir hastalık gibi yayılıyor.
Her bir krallığın lideri güç için savaş baltasını çıkardı, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Krallıklar yıkılacak. Peki ama her şey yıkıldıktan sonra kim zaferle ayakta kalacak?

KİTAP TANITIM FİLMİ



YORUM

Önüme seçenekler sunsalar -çoğunlukla- ilk seçimim romantik kitaplardan yana oluyor. Ama üst üste aynı türde okuyunca da bu sefer bunalıyorum. Öyle bir ruh haline giriyorum ki canım bambaşka bir şeyler çekiyor. Sağlam kurgusu olan fantastik bir roman olsa diyorum ya da distopik, paranormal bir şeyler. Ama en çok da epik-fantastik türündeki kitaplara bayılıyorum. Geçtiği o eski dönemlerin yarattığı etkiyi, sunduğu görsel şenliği çok seviyorum. İçinde vıcık vıcık aşk da olmuyor. O kadar romance okuduktan sonra zaten çekilmiyor. En önemlisi de farklı bir şeyler okumuş oluyorum. Tatmin oluyorum. Canım bir tane daha çekiyor ama piyasada çok fazla çeşit bulamıyorum. Sonra da üzülüyorum. Hevesim tükenmek bilmiyor ama okuyacak kitap yok dön gene aşk kitaplarına... Az olan daha değerlidir ya, bu da öyle bir şey işte.


Yıkılan Krallıklar. (Yorumlara kitabın adı ile başlamama neden olan o hissi tetikleyen şeyin ne olduğunu ben de merak ediyorum.) 'Vay canına!' 'Çok güzeldi!' 'Bayıldım!' 'Harika bir kitap!' 'Aklımı başımdan aldı resmen!' 'Günlerdir aklımdan çıkmadı!' vs. vs. gibisinden klişe cümleler kurmak istemiyorum ama öyle yani. Bir 'Yüzüklerin Efendisi' değil belki fakat zaten genç-yetişkin sınıfına hitabeden bir kitap. Ağır değil. Sıkılmadan rahatlıkla okunabilir. Sayfa sayısı çok değil -gerçi bu konuda hayal kırıklığı yaşadım-. İçinde prensler, prensesler var. (Yaşımız kaç olursa olsun biz kızların bu iki kelimeye karşı tepki göstermemesi imkansız bir şey.) Seri dört kitap olacak. 2. kitap 3 Aralık'ta yurt dışında yayınlanacak. Ayrıca yazarımız geçtiğimiz günlerde 3. kitabı tamamladı.


Şimdi reklamlar!
Hep gereksiz yere gevezelik yapmaktan böyle oluyor işte. Kitap hakkında iki paragraf yazabilirsem eğer şükredeceğim.
Başlıyorum.
Son 3, 2, 1...



Önce hemen kitapta geçen 3 krallıktan bahsedelim kısaca. Resimde de gördüğünüz üzere Limeros, ülkenin kuzeyinde bulunduğundan soğuk iklim şartlarına sahip. (Kendimi bir an harita önüne geçmiş, coğrafya dersi verirmiş gibi hissettim... Iyy hiç de sevmem coğrafyayı :p:p) Sadeliğe, disipline, aile bağlarına önem gösteren, süsü-püsü, gösterişi günah sayan, hali vakti yerinde bir krallık. Auranos ise tam anlamıyla Limeros'un zıttı. Bu üç krallık arasında en büyük ve en zengin topraklara sahip. Paelsia ise geçimini üzüm bağlarından, ürettikleri üzüm şarabından sağlayıp zar zor ayakta kalabilen fakir bir halktan oluşuyor. 

Şimdi karakterlere geçiş yapacağım ama öncesinde belirteyim karakter bakımından oldukça zengin bir kitap. Dört tane baş karakterimiz var. (Başta daha fazlaydı ama bazı kayıplar veriyoruz maalesef. ) Auranos'un küçük prensesi Cleo, Paelsia'nın fakir ama gururlu çocuğu Jonas, Limeros'un güzel prensesi Lucia ve ağabeyi prens (benim deyişimle: babası-kılıklı) Magnus. Durun diğerlerini de sayayım hemen: Cleo'nun koruması, merhum binbaşının yakışıklı oğlu Theon. Cleo'nun nişanlısı, zengin züppe Aron. Gözcü Alexius ki benim Theon'dan sonra en favori karakterim oluyor kendisi. (İkinci kitapta onun için büyük umutlarım var. Umarım hayal kırıklığına uğramam.) Başka... Daha bir dolu var inanın ki. Kitabı elinize aldıysanız eğer görmüşsünüzdür; ilk sayfalarda karakterlerin bir listesi var. Bazıları ilk kitapta pek aktif olmamış olabilir ama bence bu devam kitaplarında değişecek.

Prenses Cleo'yu ve Auranos'un görkemli havasını yansıtmaya çalıştım ama bilmiyorum oldu mu.. :D
Kitabın öyle bir olay örgüsü var ki gel de anlat şimdi konuyu...  Şimdi kitap bölüm bölüm, genellikle ilk dört karakterin bakış açısıyla anlatılıyor. Her birinin kendi hikayesi var.  Bu hikayeler birbiriyle çakışıyor elbette. İçlerinde kitap boyunca en çok Cleo aktif. En az Lucia. Her neyse, kısaca hikayenin iskeleti şu şekilde: Auranos prensesi Cleo'nun, nişanlısı Aron ile Paelsia'ya yaptıkları gezi, bir şarap satıcısının büyük oğlunun (Jonas'ın ağabeyinin) ölümü ile sonuçlanır. Bunun üzerine artık yapılan haksızlıklardan bıkıp usanan halk ayaklanır ve Aeronas'a karşı savaş başlatır. Böyle anlatınca ne kadar da basit görünüyor değil mi? Ama tabii ki bu kadar değil. Daha neler oluyor, neler...



Mabet adlı bölümler geçiyor aralarda. Burada ikisi genç ikisi yaşlı dört adet 'gözcü' denen insan-dışı sonsuz varlıklar yaşıyor.  Alexius da bunlardan bir tanesi. Dünyaya indiklerinde kuş formuna bürünüyorlar. Kaybolan çok değerli bir taş var, onu arıyorlar. Yalnız taş dedim şimdi onun da bir hikayesi var ama böyle giderse anlat anlat bitiremeyeceğim konuyu, yoruldum vallahi. Yok tamam bu kadar yeter bence. Gerisini de merak ediverin. 

SONUÇ:  En başta söylediğim -'Vay canına!' 'Çok güzeldi!' 'Bayıldım!' 'Harika bir kitap!' 'Aklımı başımdan aldı resmen!' 'Günlerdir aklımdan çıkmadı!' vs. vs.'ye ilaveten ekleyeceğim pek bir şey gelmiyor aklıma. Çok büyük bir keyifle okudum. DEX kitapları içinde en favorilerimden biri oldu. Devamı için de sabırsızlanıyorum. Türü seven herkese de okumalarını öneririm. Özellikle de Tüyap'a gidecek olanlar mutlaka alsınlar~!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder