11 Mart 2014 Salı

ÜKG Blog Tur: KIŞ MASALI - Mark Helprin | ALINTILAR



MENÜDE NELER VAR?

Sevgili Kitap - Alıntılar


KİTAP KÜNYESİ


Özgün Adı: Winter's Tale
Yazar: Mark Helprin
Çevirmen: Zeynep Ünalan, Belgin Selen Haktanır
Yurt Dışı Yayın Tarihi: 1983
Tür: Tarihi Kurgu, Fantastik, Steampunk
Goodreads Puanı: 3.92 (10.800+ oylama)
Sayfa Sayısı: 769


Şehirlerden… New York.
Nehirlerden… Hudson Nehri.
Göllerden… Haritalarda var olmayan ama her kış donan bir göl ve bir adam.
Mevsimlerden… Merhametsiz kışlar.
Bulutlardan… Bir duvar.
Erkek… Mekanik erbabı bir hırsız.
Kadın ise… Hep genç kalmaya mahkûm bir ilahe.
Siyahla beyaz kadar birbirinden farklı iki gazete…
Hepsi de tesadüfen birbirini bulan ve her biri başlı başına birer masal kahramanı, insanlar.
Gemiler, trenler, caddeler, köprüler, binalar, yıldızlar, takımyıldızlar, bataklıklar, parklar, meydanlar, ağaçlar…
Ve hepsini çevreleyen ışıklar ve renkler; muhteşem manzaralar ve görüntüler…
Bütün bu tablo içinde…
Zamanı durduran tutkular… Ve zamanı durdurmak isteyen bir aşk…

ALINTILAR

Tek kelime söyleyemedi. Orada olmaya hakkı yoktu, benliğinin ve kalbinin derinliklerinden gelen bir değişime uğramıştı, havadan sudan konuşmayı bilmezdi, kız yarı çıplaktı, şafak vaktiydi ve... ve ona âşık olmuştu.
Denizde yüzen insanların dalgalara boyun eğdikleri gibi onlar da kendilerini yıldızlara yıldızlara teslim ettiler; yıldızlar da onları hiç itiraz etmeden aldılar.
Atların müthiş güzel hayvanlar olmasının ötesinde belki de asıl kayda değer olan şey, daima bir müzik duyuyorlarmış gibi hareket etmeleridir.
Adaletin her zaman hakkaniyeti izlemediğini, adaletin yıllarca uykuya dalabileceğini ve en az beklendiği zaman uyanabileceğini; bir mucizenin, aslında uyuyan adaletin zalimce terk etmiş olduklarını telafi etmek için başka bir zamandan çıkıp gelmesi olduğunu öğreniyoruz. Bunu her kim biliyorsa acı çekmeye istekli demektir, çünkü hiçbir şeyin boşuna olmadığını biliyordur o.
Rafları, okunması zor kitaplarla doluydu; insanın ruhunu yıkıp yeniden inşa edebilirlerdi ve okumayı bitirdiğinde katır tepmiş gibi olurdun.
Eğer hiçbir şey rastlantısal değilse ve her şey önceden belirlenmişse hür irade nasıl olabilir? Bunun yanıtı basittir. Hiçbir şey önceden belirlenmiş değildir; ya belirlidir ya ezelde belirlenmiştir veya gelecekte belirlenecektir.

Her şeyin bir arada, bir andan da kısa bir süre içinde olmuş olması önemli değildir ve bize verilen bu kocaman ve ayrıntılı tabloyu bir bakışta idrak etmemiz mümkün olmadığından, zaman icat edilmiştir; biz o yüzden bunları çizgisel bir şekilde ve tek tek inceleriz. Buna rağmen zamanı yenmek mümkündür; bunu da ışığın peşinden koşarak değil, onun tamamını bir anda görebilecek kadar geride durmakla yapabiliriz.
Yalnız insanların her zaman açıklanamayan bazı hevesleri vardır. Komik buldukları insanlar karşısında attıkları kahkahaların yoğunluğu ve uzunluğu, yalnızlıklarının derinliğini yansıtır, sırtlanlar gibi gülmeyi başarırlar ve duygularına hitap eden bir şeyle karşılaştıkları vakit içlerinden, aynı *Paul Revere gibi, büyük ordular toplamak geçer.
 *Amerikan Devrimi kahramanlarından, Boston'lu bir gümüş kuyumcusu.

Hiç kimse sana yaptığın her şeyin sonuçlarını görünceye kadar yaşayacağını veya garantilerin olduğunu ya da karanlıkta dolanmaya mecbur olmadığını veya her şeyin sana kanıtlanacağını ve bilimdeki bir şey gibi düzgün biçimde doğruluğunun ortaya konulacağını söylemedi. Hiçbir şey böyle değildir: en azından harcanan emeğe değen hiçbir şey.
Deli olmak, henüz gelmemiş veya geçip gitmiş zamanın kederini ve sevincini, acı veren bir yoğunlukta hissetmektir ve deliler, o öteki zamanla ilgili görüşlerini korumak için, kendi durumlarını çok etkileyici bir sadakatle haklı çıkarmak ister, bunları binlerce saptırıcı düzenle sarmalarlar. Bu düzenler, sırası gelince, onları giderek daha yoğun bir şekilde (aşağılanmalarına veya ödüllendirilmelerine neden olan) karanlığa veya ışığa doğru güdüler; onları bir seçim yapma durumuyla yüz yüze getirir. Bu düzen ve planlar, rasyonel bir görüşün verdiği rahatlamayla ve diğer kişilerin onaylamasıyla ya hız keser ve çöker veya devam eder ve düşme suretiyle yükselir. Bu kişiler, eğer sarsılmaz inatları nedeniyle en sonunda arka arkaya sayısız sayıda dingin ışık dünyasını delip geçerlerse işte o zaman artık onlara dertli veya deli denmez. Onlara aziz denir.
Bana şöminemin yanında geçireceğim bir gece verin, elimde de kitabım olsun; ülkenin dört bir yanındaki her bir oturma odasında bağıran ve göz kırpan o dikdörtgen namussuzu istemem.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder