24 Mart 2014 Pazartesi

ÜKG Blog Tur: KOCAN KADAR KONUŞ - Şebnem Burcuoğlu | ALINTILAR

MENÜDE NELER VAR?


Romancekolik - Yorum, Evliliği Aşılamanın Evreleri
Sevgili Kitap - Alıntılar

KİTAP KÜNYESİ


Yazar: Şebnem Burcuoğlu
Yayına Hazırlayan: Esen Gür
Yayınevi: DEX
Yayın Tarihi: Mart, 2014
Tür: Çiklit, Romans
Sayfa Sayısı: 220


"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş atasözü, anneannem Peykerin lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"


Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.

Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşınkankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.
Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…

ALINTILAR

Kadın ve erkek iki ayrı cins olarak adlandırılmadan önce, küre biçiminde varlıklarmış. Öylesine zeki, becerikli ve yaşam dolularmış ki, tanrılar kendilerini bu mükemmel uyum karşısında tehdit altında hissetmiş. Zeus küreyi ortadan ikiye bölmüş ve insanlığın baştaki bütünlüğü kaybolmuş. Bu noktadan sonra ortaya çıkan kadın ve erkek arasında iki farklı anatomi, iki farklı düşünce yapısı belirivermiş. Yeniden bütünleşmeye çalıştıkça tüm enerjilerini tüketmişler ve sonunda tanrılar için bir tehlike olmaktan çıkmışlar.
Her insanın, başka birinin diğer yarısı olduğu savına inanıyor musunuz? Kendinize uygun öteki yarıyı arayıp, yaradılıştaki bütünlüğü mü arzuluyoruz sizce? Yoksa bu sadece bir hikâye mi? Hepsinden önemlisi, Zeus geri zekalı mı? Sana ne be? Küre şeklinde mutlu mesut yuvarlanıp gidiyormuşuz işte... Sen zaten tanrı doğup, en yüksek limitten SSK emeklisi olmuşsun. Biz gariban asgari ücretli ölümlülerle alıp veremediğin neydi? Karına, kızına göz mü diktik? Ben çorabımın diğer tekini bulamıyorken şimdi nereden bulayım küremin yarısını?
"Karabasan Sokak, Fırtına Apartmanı, Numara 13'e gidelim."
"Sizin adres de evlere şenlikmiş."
"Evet. Cadılar Bayramı şenlikleri için Mecdiyeköy'de pilot apartman seçildi bizimki."
...Önümden arabalar geçiyor. Atsam mı kendimi arabaların önüne? Yok yeaa canım acır. Değer mi bir Timur için ölmeye? Ben hayatta kalmalıyım. Kalmalıyım ki saçma sapan erkekleri paratoner gibi çeken bir tip olsun ortalıkta. Amme hizmeti.
Ey Türk kızı! Birinci vazifen, 10 saniyelik basit bir konuyu 1 saatlik problem yumağına dönüştürmek üzere erkeğine trip atmak, onu çıldırtmak, zıvanadan çıkarmaktır!
Çok şükür ki gelin hamamı bitti, evimdeyim. Yalnız gözümün önüne Müyessir Teyze'nin memeleri geliyor çünkü tam benim önümde oynarken peştamalı üzerinden kayıp yere düştü. Allah baba kimseleri 80 yaşın üzerinde çıplak kadın görmek durumunda bırakmasın.
Ben evlenmeyi düşünmüyorum. Son derece bekarım.
Üzümünü ye, topuğunu sorma.
Şimdiye kadar hangi erkekle tanıştıysam hepsinden bu veya bunun çevresinde dönen bir cümle duydum: "Hayatımdan çok kadın geçti." Tren garı mısın sen? Önünden çok mu vagon geçti? Ya hayatından gerçekten çok kadın geçmiştir ve bu tip kendini bir Don Juan sanıyordur ya da size gözdağı veriyordur. Hayatımdan çok kadın geçti demek, mantıken, her birinin ruhunu daha iyi anlayıp, sonunda bir kadına nasıl davranmam gerektiğini öğrendim demek değil midir? Sen bu tecrübelerden bu sonucu çıkaramadıysan bence başka bir kadın daha sokma hayatına.
Son sevgilime bir keresinde "Seni seviyorum" demiştim, bana "Eyvallah" diye cevap vermişti ayı.
Babacığım, malum hayat pahalı. Kitap yayıncılığı işinde de para yok. Meslek değiştirip, direk dansına yönelmeye karar verdim. Aksaray'da Bacardi diye bir pavyon varmış. Baktım Bacardi özgeçmişimi uygun bulmadı, seçmelerde elendim, başka bir planım daha var. Bandırma'daki Sinek Pavyon'a başvurabilirim. İstanbul'a feribotla gidip gelirim. Bu mini eteği giyeceğim. Altına bu topuklular. Üzerine de bu el bezi. Senden istediğim tek şey, ağzımın ortasına bir tane koyman. Belki kendime gelirim.
Kadınları mutlu etmek imkansız. Diyeceksiniz ki "Biz kadınız da sen manganez pil misin?" Estağfurullah, ben de kadınım ama kadınlığımı göstermek konusunda o kadar da hünerli değilim. Ben hayatımı daha çok karşımdaki erkeğe rahatsızlık vermemek üzerine kurmuştum. Gördüğünüz gibi hâlâ yalnızım.
İlk cevabı vermek için yarım saat bekledikten sonra diğer mesajlara hemen cevap vermek caiz midir hocam?
"Alo?"
"Efsun?"
"Anneanne? Bir şey mi oldu?"
"Kızım ne diyeceğim bak... Domatesi düzgün soymak için buzluğa at, donana kadar bekle. Sonra da suyun altına tut. Elini bile sürmeden kabukları soyulur."
"Anlayamadım. Sinan'ı soymam için buzluğa mı atmam gerek?"
"Geçen gün dedin ya yemek konusunda elimden tutmadınız diye..."
İnanamıyorum. Gerçek anlamda domates soyma tarifi veriyor.
Türk kadınlarının doğdukları andan itibaren DNA'larına kodlanmış olan 'evlenme saplantısı' ne yazık ki bizde daha yoğun yaşanıyor. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize de bu evlenme saplantısı kalmış. "Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş" atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır, yani o sözü söyleyen söyleyen ata, bizzat benim anneannem. Yani kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Kocan kadar konuş kızıaam!!
Benim önceliğim, evlenme olayının ötesinde sağlıklı bir ilişki kurabilmek. Sağlıklı ilişki derken, beni evden ambulansla alsın, ayağımızda galoşlarla dolaşıp sabah akşam tentürdiyot içelim demiyorum. Bir erkeğin varlıklı, yakışıklı ve popüler olması değil, kafa yapısı önemlidir benim için. Kısacası yanında olduğum gibi davranabileceği birini arıyorum. Çünkü bir ilişkideki en önemli şey şeffaflıktır.
İkinci buluşmamızda sinemaya gittiğimizde çocuğun eli kolu durmamıştı. Önceki hayatında bir ahtapot olması kuvvetle muhtemel. Falda çıkan ahtapot bu olmasın?
Şu sosyal medya olayına giriş yapayım bari. Şimdi benim neyim var? E-postam var. O cepte. Geriye ne kaldı? Üç kelime, yabancı: Facebook, Twitter, Instagram. Facebook hesabı açacağım. Niye? İlkokuldan beri görmediğim arkadaşlarımı görmek için mi? Bu kadar yıl kendileriyle görüşmememin bir sebebi olabilir mi acaba? Merak ediyorum sizi cüceler! Ne paylaştık ki beraber? En çılgın anımız beraber bitlenmemiz olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder